Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
Anasayfapeygamber efendimizin çocukluğu  1. <a href=GaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Kimler hatta?
Toplam 5 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 5 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 18 kişi C.tesi Mayıs 12, 2012 3:30 pm tarihinde online oldu.
En son konular
» Beldemizden 2 Vefat Haberi
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeSalı Ağus. 12, 2008 1:34 am tarafından admin

» peygamber efndimizin vefatı 2.
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:12 am tarafından sari_seytan

» peygamber efndimizin vafatı
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:12 am tarafından sari_seytan

» veda haccı
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:11 am tarafından sari_seytan

» peygamber efendimizin evlenmesi
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:09 am tarafından sari_seytan

» peygamber efendimizin gençliği
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:09 am tarafından sari_seytan

» peygamber efendimizin çocukluğu 2.
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:08 am tarafından sari_seytan

» peygamber efendimizin çocukluğu 1.
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:07 am tarafından sari_seytan

» İsimleri ve künyeleri
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:06 am tarafından sari_seytan

» mübarek soyu
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:06 am tarafından sari_seytan

REKLAMLAR
ALLAH(c.c.) İSİMLERİ
En iyi yollayıcılar
sari_seytan
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
admin
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
alidogan
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
tacettinkurt
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
mehmet-1905
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
<büşra>
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
gurbet>kusu29
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
dj yalnız-29
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_lcappeygamber efendimizin çocukluğu  1. Voting_barpeygamber efendimizin çocukluğu  1. Vote_rcap 
Galeri
peygamber efendimizin çocukluğu  1. Empty

 

 peygamber efendimizin çocukluğu 1.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sari_seytan




Erkek
Mesaj Sayısı : 111
Yaş : 28
nerden : istanbul
AD : abdullah
SOYAD : doğan
www.salyazili.tr.gg HİÇ GİRDİNİZMİ : evet
Kayıt tarihi : 04/07/08

peygamber efendimizin çocukluğu  1. Empty
MesajKonu: peygamber efendimizin çocukluğu 1.   peygamber efendimizin çocukluğu  1. Icon_minitimeC.tesi Tem. 12, 2008 10:07 am

Sevgili Peygamberimiz doğduktan sonra dokuz gün kadar annesi Âmine Hâtun tarafından emzirildi. Sonra Ebû Leheb�in câriyesi Süveybe Hâtun onu günlerce emzirdi. O zaman Mekke halkının çocuklarını bir süt annesine vermeleri âdetti.

Mekke�nin havası çok sıcak olduğundan, çocukları havası iyi, suyu tatlı olan civar yerlerdeki yaylalara gönderirler, çocuklar bir müddet oralarda, verildikleri süt annelerinin yanında kalırlardı. Her sene bu maksatla Mekke�ye birçok süt anaları gelir, birer çocuk alıp giderlerdi. Çocukları büyütüp teslim edince de çok ücret ve hediyeler alırlardı.

Peygamberimizin doğduğu sene de yaylalarda yaşayan Benî Sa�d kabilesinden bir çok süt anne Mekke�ye gelip herbiri emzirmek üzere birer çocuk almıştı. Benî Sa�d kabilesi Mekke civârındaki kabileler arasında şerefte, cömertlikte mertlik ve tevâzuda ve Arapçayı düzgün konuşmakta meşhur olduğundan Kureyş kabîlesinin ileri gelenleri çocuklarını, daha çok, bu kabîleye vermek isterlerdi. O sene Benî Sa�d kabîlesinin yurdunda şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olduğundan ücretle çocuk emzirip sıkıntılarını gidermek üzere, her senekinden daha çok süt annesi Mekke�ye gelmişti. Bilhassa zengin âilelerin çocuklarını alıyorlardı. Gelen kadınların herbiri birer çocuk almışlardı. Peygamber efendimiz yetim olduğu için fazla ücret alamama düşüncesiyle, henüz O�na tâlib olan çıkmamıştı. Gelen kadınlar içinde iffeti, temizliği, hilmi (yumuşaklığı), hayâsı ve yüksek ahlâkıyla tanınmış Halîme Hâtun da vardı. Binek hayvanları zayıf olduğu için Mekke�ye ötekilerden geç gelmişti. Kocası ile Mekke�de dolaşarak zengin âilelerin çocuklarının alınmış olduğunu görmüşler, eli boş dönmemek için bir çocuk aramaya başlamışlardı. Nihâyet görünüşü ile hürmet celbeden, sîması çok sevimli bir zat ile karşılaştılar. Bu, Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib idi. Onunla torununu almak üzere anlaştılar. Abdülmuttalib, Halîme Hâtunu Âmine�nin evine götürdü. Halîme Hâtun şöyle anlatır: �Çocuğun baş ucuna vardığımda O�nu, yünden beyaz bir kundağa sarılı, yeşil ipekten bir örtünün üstünde mışıl mışıl uyur gördüm. Etrafa misk kokusu yayılıyordu. Hayret içinde kalıp bir anda O�na öylesine ısındım ki uyandırmaya kıyamadım. Elimi göğsüne koyduğumda uyandı ve bana bakıp öyle bir tebessüm etti ki, kendimden geçtim. Annesi, böylesine güzel ve mübârek çocuğu bana vermez korkusuyla derhal yüzünü örtüp kucağıma aldım. Sağ mememi verdim, emmeye başladı. Sol mememi verdim, emmedi. Abdülmuttalib bana dedi ki: �Sana müjdeler olsun ki, hanımlar içinde senin gibi nîmete kavuşan olmadı.� Âmine Hâtun da bana çocuğunu verdikten sonra şöyle dedi. �Ey Halîme, üç gün evvel bir nidâ işittim ki: �Senin oğluna süt verecek kadın Benî Sa�d kabîlesinden Ebû Züeyb soyundandır.� diyordu.� Ben de dedim ki; �Ben, Benî Sa�d kabîlesindenim ve babamın künyesi Ebû Züeyb�dir.�

Halîme Hâtun yine şöyle anlatmıştır: �Âmine Hâtun bana daha nice vakaları anlattı ve vasiyette bulundu. Ben de Mekke�ye gelmeden önce bir rüyâ görmüştüm. Rüyâmda bana; �Ey Halîme! Mekke�ye var, orada çok faydalanırsın. Sana bir nûr, arkadaş olur. Bu rüyâyı kimseye anlatma, gizle!� denildi. Mekke�ye gelirken de sağımdan solumdan sesler duyardım ve bana gâibden; �Sana müjdeler olsun ey Halîme, o parlak nûru emzirmek sana nasip olacak� diye seslenilirdi.� Halîme Hâtun şâhit olduğu daha nice hâdiseleri anlatmıştır.

Halime Hâtun der ki: �Muhammed�i alıp Âmine�nin evinden ayrıldım. Kocamın yanına gelince kocam O�nun yüzüne bakıp kendinden geçti: �Ey Halîme! Bugüne kadar böyle güzel yüz görmedim� dedi. O�nu yanımıza alır almaz kavuştuğumuz bereketleri görünce de; �Ey Halîme, bilmiş ol ki, sen çok mübârek bir çocuk almışsın.� dedi. Ben de; �Vallahi, ben de zâten böyle dilerdim� dedim.�

Halîme Hâtun, kocası ile birlikte Muhammed aleyhisselâmı alıp Mekke�den ayrıldıkları andan îtibâren O�nun bereketine kavuşmaya başladılar. Çelimsiz ve hızlı gidemeyen merkebleri öylesine hızlı yürüyordu ki, beraber geldikleri kâfile, onlardan önce yola çıkıp çok uzaklaşmış olmasına rağmen, onlara yetişip geçmişti. Benî Sa�d yurduna vardıktan sonra görülmemiş bir bolluğa ve berekete kavuştular. Sütü az olan hayvanları bol bol süt veriyordu. Bunu gören komşuları hayret edip, bunun emzirmek için aldıkları çocuk sebebiyle olduğunu açıkça anladılar.

Kuraklık sebebiyle çok sıkıntıya düştüklerinde yağmur duâsına giderken O�nu yanlarında götürüp duâ ederek O�nun hürmetine bol yağmura ve berekete kavuştular.

Sevgili Peygamberimiz süt annesi Halîme Hâtunun sağ memesini emer, sol memesini emmezdi. Onu da süt kardeşine bırakırdı. İki aylıkken emekledi. Üç aylık olunca ayakta durur, dört aylıkken duvara tutunarak yürürdü. Beş aylıkken yürüdü, altı aylıkken çabuk yürümeye başladı. Yedi aylıkken her tarafa gider oldu. Sekiz aylıkken anlaşılacak şekilde, dokuz aylıkken gâyet açık konuşmaya başladı. On aylıkken ok atmaya başladı. Halîme Hâtun şöyle anlatmıştır: �İlk konuşmaya başladığında, �Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Velhamdülillahi rabbil âlemîn.� dedi. O günden sonra �Bismillâh� demeden hiçbir şeye elini uzatmazdı. Sol eliyle bir şey yemezdi. Yürümeye başladığında çocukların oynadıkları yerden uzak dururdu ve onlara �Biz, bunun için yaratılmadık.� derdi. Her gün O�nu güneş ışığı gibi bir nûr kaplar ve yine açılırdı. İki yaşına girdiğinde gelişmiş, gösterişli bir çocuk olmuştu. Üzerinde beyaz bir bulut dâimâ birlikte hareket eder ve O�nu gölgelerdi. Bir gün Halîme Hâtun farkında olmadan süt kardeşi Şeymâ ile öğlenin yakıcı sıcağında kuzuların yanına gitmişti. Halîme Hâtun, onu yanında göremeyince hemen arayıp buldu. Şeymâ�ya, �Niçin sıcakta dışarı çıktınız?� dedi. Şeymâ; �Anneciğim! Kardeşimin başı üzerinde bir bulut O�nu dâimâ gölgeliyor.� dedi.

Yine bir gün süt kardeşi Abdullah ile evlerinin yakınında bulunan kuzuların arasına gitmişlerdi. Süt kardeşi koşarak eve gelip; �Beyaz elbiseli iki kişi, Kureyşli kardeşimi yere yatırıp karnını yardılar, ellerini karnına soktular!� dedi. Halîme Hâtun ile kocası Hâris, süratle koşup yanına geldiler. Baktılar ki rengi değişmiş, semâya bakıyor ve tebessüm ediyor.�Sana ne oldu yavrucuğum?� diye sorduklarında şöyle anlattı: �Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi kar dolu bir tas vardı. Beni tutup, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan pıhtısı çıkardılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler ve kapatıp kayboldular.� dedi. Bu hâdiseye �Şakk-ı sadr� (göğsünün yarılması) denir. Bu, Kur�ân-ı kerîm�de İnşirah sûresi ilk âyetinde bildirilmektedir.

Muhammed aleyhisselâma peygamberlik verildikten sonra Eshâb-ı kirâmdan bâzıları; �Yâ Resûlallah, bize kendinizden bahseder misiniz?� deyince; �Ben ceddim İbrahim�in duâsıyım. Kardeşim Îsâ�nın müjdesiyim! Annemin ise rüyâsıyım. O bana hâmileyken Şam saraylarını aydınlatan bir nûrun kendisinden çıktığını görmüştü. Ben Sa�d bin Bekr oğulları yanında emzirilip büyütüldüm. Bir gün süt kardeşimle birlikte evimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu bir altın tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar, kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan parçası çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler.� buyurdu.

Halîme Hâtun, dört yaşından sonra O�nu Mekke�ye götürüp annesine verdi. Dedesi Abdülmuttalib, Halîme Hâtuna çok büyük hediyeler verip ihsânda bulundu. Halîme Hâtun O�nu Mekke�ye bırakınca; �Sanki canım ve gönlüm de O�nunla birlikte kaldı.� demiştir.

Muhammed aleyhisselâm altı yaşına kadar da annesinin yanında büyüdü. Altı yaşındayken annesi, Ümmü Eymen adındaki câriye (hizmetçi) ile birlikte akrabâlarını ve babası Abdullah�ın mezârını ziyâret için Medîne�ye gittiler. Medîne�de bir ay kaldılar. Bu sırada Muhammed aleyhisselâm Benî Neccar kuyusu denilen havuzda yüzmeyi öğrendi. Sırtındaki nübüvvet mührünü ve diğer bâzı alâmetlerini gören Yahûdî âlimlerinden bir kısmı; �Bu çocuk âhir zaman Peygamberi olacak!� demişlerdir. Onların bu sözlerini duyan Ümmü Eymen, durumu Âmine�ye haber verince Âmine Hâtun O�na bir zarar gelmesinden çekinerek, Mekke�ye dönmek üzere yola çıktı. Ebvâ denilen yere geldiklerinde hazret-i Âmine hastalandı. Hastalığı artıp sık sık kendinden geçiyordu. Başında duran oğlu Muhammed aleyhisselâma bakarak şu beyitleri söyledi:

Eskir yeni olan, ölür yaşayan,
Tükenir çok olan, var mı genç kalan.

Ben de öleceğim tek farkım şudur:
Seni ben doğurdum şerefim budur.

Geride bıraktım hayırlı evlad,
Gözümü kapadım, içim pek rahat.

Benim nâmım kalır dâim dillerde,
Senin sevgin yaşar hep gönüllerde.

Biraz sonra vefât etti. Orada defnedildi. Ümmü Eymen, Muhammed aleyhisselâmı Mekke�ye getirip dedesi Abdülmuttalib�in yanına bıraktı.

Muhammed aleyhisselâmın babası ve annesi İbrâhim aleyhisselâmın dîninde idi. Yâni mümin idiler. İslâm âlimleri; onların İbrâhim aleyhisselâmın dîninde olduklarını ve Muhammed aleyhisselâm peygamber olduktan sonra da O�nun ümmetinden olmaları için diriltilip, Kelime-i şehâdeti işittiklerini ve söylediklerini, böylece O�nun ümmetinden olduklarını bildirmişlerdir.

Muhammed aleyhisselâm sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında büyüdü. Dedesi Abdülmuttalib Mekke�de sevilen ve çeşitli işleri idâre eden bir zât olup, heybetli, sabırlı, ahlâkı dürüst, mert ve cömertti. Fakirleri doyurur, hattâ aç, susuz kalan hayvanlara bile su ve yiyecek verirdi. Allah�a ve âhirete inanan, kötülüklerden sakınan, câhiliyye devrinin çirkin âdetlerinden uzak duran bir zâttı. Mekke�de zulme, haksızlığa engel olur, oraya gelen misâfirleri ağırlardı. Ramazan ayında Hira Dağında inzivâya çekilmeyi âdet edinmişti. Çocukları seven ve şefkat sahibi olan Abdülmuttalib, Muhammed aleyhisselâmı bağrına basıp gece gündüz yanından ayırmadı. O�na büyük bir sevgi ve şefkat gösterirdi. Kâbe�nin gölgesinde kendisine mahsus olan minderinde O�nunla beraber oturur, mâni olmak isteyenlere; �Bırakın oğlumu, O�nun şânı yücedir!� derdi. Sevgili Peygamberimizin dadısı Ümmü Eymen�e, O�na iyi bakmasını önemle tembih eder; �Oğluma iyi bak! Ehl-i kitab, benim oğlum hakkında, bu ümmetin peygamberi olacak, diyorlar.� derdi. Ümmü Eymen demiştir ki: �O�nun çocukluğunda açlıktan ve susuzluktan şikâyet ettiğini görmedim. Sabahleyin bir yudum zemzem içerdi. Kendisine yemek yedirmek istediğimizde; �İstemem, tokum.� derdi.�Abdülmuttalib uyurken ve odasında yalnızken, O�ndan başkasının yanına girmesine müsâade etmezdi. O�nu dâimâ öper, okşar, sözlerinden ve hareketlerinden son derece hoşlanırdı. Sofrada onu yanına alır, dizine oturtur; yemeğin en iyisini ve en lezzetlisini O�na yedirir ve O gelmeden sofraya oturmazdı. O�nun hakkında nice rüyâlar görüp birçok hâdiseye şâhit oldu. Bir defâsında, Mekke�de kuraklık ve kıtlık olmuştu. Abdülmuttalib, gördüğü bir rüyâ üzerine Muhammed aleyhisselâmın elinden tutup Ebû Kubeys Dağına çıktı ve; �Allah�ım, bu çocuk hakkı için, bizi bereketli bir yağmur ile sevindir.� diyerek duâ etti. Duâsı kabul olundu ve bol yağmur yağdı. O zamanki şâirler bu hâdiseyi şiirler yazarak dile getirmişlerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
peygamber efendimizin çocukluğu 1.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» peygamber efendimizin evlenmesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: İSLAM KONULARI :: DİNİ BİLGİLER-
Buraya geçin: